Biraz konuşalım — Nisan 2021

Eray C.
9 min readMay 2, 2021

Günlük tutmak yerine aylık tutsak nasıl olur? Hayatımdan anlar, yazılara döküp, anlatmak istediğim konuların toplandığı bir alan oluşturmak istedim.

Aylığımın ilk gönderisine hoş geldiniz.

Hayatımda hiç günlük yazmadım. Aylığı… onu hiç yazmadım. İçerisinde neler anlatılır, neler söylenir, genellikle sadece dizilerde veya filmlerde görürüz.

Evet, belki günlük nasıl yazılır, içerisinde tam olarak neler anlatılır bilmiyorum, ama bildiğim tek bir şey var. Duygularımı ve kafamda dolaşan şeyleri yazılara sığdırmayı çok seviyorum.

Her ay olmasada, boş vakitlerimde, kendimden bir şeyler paylaşmak istediğimde, bu tür yazılardan yazmayı düşünüyorum.

Nasıl başlasak ki şimdi...

📚 Sevgili aylık… Bu yazıda neler anlatılıyor?

  • Ubisoft ile destansı iş görüşmesi
  • Çifte vatandaşlığımın ilk derdi, Türkiye’de askerlik
  • Ehliyet sınavına hazırlık, kimse sokağa çıkmasın…
  • Sokağa çıkma yasakları, aşı ve yaz planları
  • Beş yıllık ve son Discord hikayem… Neler oldu?

Yanlış okumadınız. Dünyanın dev oyun stüdyolarından olan ve en önemlisi fransız firma olan Ubisoft ile iş fırsatım oldu. Daha doğrusu, oluyordu…

Ay başında, okuduğum özel üniversitenin anlaşmalı olduğu 75+ büyük şirketlerin arasından Ubisoft’un iş fırsatları öğrencilere önden sunuldu.

Amaç, ilk önce seçili ve anlaşmalı oldukları üniversiteler arasından aradıkları profillerde öğrenci seçip, işe almak. Daha sonrasında, bu iş fırsatlarını global’e açarak, eğitimleri gereği hem staj hem okula gitmesi gereken öğrenciler arasından seçimler oluşuyor. Elbette, globale açılmış seçimler esnasında gereksinimler daha sıkı olup, seçici oluyorlar.

Başvuru süreci

Tarih, 7 Nisan. Website geliştiricisi için açılan iş fırsatı okulun Microsoft Teams kanallarında yayınlanır yayınlanmaz, başvurumu ilettim. İlettiğimiz başvurular okulun markası altında yapılıyordu, yani CV ve diğer benzer belgeler okulun ayarladığı bir grafik görünüme uyması gerekiyordu.

Gönderdiğim başvuru incelenip, 26 ve 29 Nisan arası düzenlenecek seçimler esnasında başvurumuzun kabul edilip edilmediği bildirilecekti. Bu adeta öğrenciler arasında gerçek bir rekabet oluşturdu.

Sonuç… Seçildim!

Gönderdiğim başvuru 2 gün sonra incelendi. Ardından, 5. günde ilk yanıtımı aldım. Ubisoft, okula ilettiği bir mail ile Teams üzerinden video konferans ile bir iş görüşmesi yapmayı kabul etti.

Şimdi, akıllara gelebilecek soru, acaba ne oldu da her şey ters gitti. Oraya da geleceğim…

Görüşme programlandı ama…

Ubisoft tarafından okula gönderilen maile göre, 15 Nisan günü saat 14:45'te bir görüşme yapılacaktı. Günün programını bana bu şekilde iletilmişti.

İşin kötü tarafı, o arala bir takım sağlık sorunları yaşıyordum. Kulağımda olan ciddi bir enfeksiyon yüzünden uzun vadeli konuşmak ve kamera karşısında düzgünce iletişim kurmak imkansız gibi geliyordu.

Bu sorunu doğal olarak okula bildirmek zorunda kaldım. İlk önce, görüşmenin 19 Nisan tarihine ertelendiği belirtildi. Ertesi gün, Ubisoft’un anlaşmalı üniversitelere ayrılmış kontenjanların dolduğu için bu görüşmenin iptal edildiği bilgisini aldım.

Global’e açılmış fırsatlara başvurumu iletmiş olsam bile, hızlıca başvurum reddedildi. Kısmet değilmiş deyip, geçelim…

Zamanı geldi… Tüm yirmi yaşına gelmiş Türk vatandaşlarının yaptırması gereken zorunlu askerlik tecili — en azından, yurtdışında öyle. Adeta tüm yurtdışında yaşayan türk vatandaşlarının korkulu rüyası…

Konsolosluk, bir ülkeyi diğer bir ülkede temsil eden resmi bir kurum olarak düşünün. Türkiye Cumhuriyeti tarafından atanan bir konsolosu (=resmi yetkilisi) bulunuyor ve tamamen Türkiye tarafından yönetiliyor.

Bunun neden bir dert veya korkulu bir rüya olduğunu soracak olursanız, tek kelimeyle işkence olmasından dolayı. Türk konsolosluklarında resmi işlemler ile kaybettiğiniz zaman ve enerjiyi ancak böyle tanımlayabilirim.

Ayrıyeten, Paris’te bulunan Türkiye Başkonsolosluğu büyük bir organizasyon sorunu ile bilinen konsolosluklardan bir tanesi.

Tecili yaptırmam sahiden gerekiyor muydu?

Halen okuyan bir üniversite öğrencisi olarak, askerlik türünde bir plan yapmak benim için şimdilik söz konusu değildi.

Çevremden aldığım birkaç duyumdan sonra, Türkiye’de bağlı olduğum askerlik şubesi ile iletişime geçtim. Size askerlik şubesinden aldığım bilgiyi şu şekilde özetleyebilirim.

Yurt dışında ikamet eden Türk vatandaşlarının 20 yaşını aştıkları yılın ilk Ocak ayından itibaren, ülke girişinde mecburi bir tecil belgesi veya bir askerlik erteleme belgesi bulundurması zorunludur. Ülkeye giriş esnasında, bu belge gümrük polislerine istek üzerine sunulmalıdır. Şahsın böyle bir belgeyi üzerinde bulundurmaması durumunda, gümrüğe bağlı askerlik şubesi tarafından pasaportuna el konulup ülkeden çıkması engellenebilir.

Lafın kısası, siz tatile gidiyorum diye yola çıkarken, birden kendinizi ülkenizde mahsur bulabilirsiniz. Tehdit yemiş kadar oldum, sağolun…

Madem öyle… Tecil vakti.

İlk olarak, konsolosluğun internet sitesinden randevu almanız gerekiyor. İşin güzel tarafı, randevu tarihini yakın bir tarihe verdiler.

İlk sorun, randevu aldığınız sitede yanınızda getirmeniz gereken belgeler bile belirtilmiyor… Alan var, ama boş bırakılmış. Telefonla arayıp sormak zorunda kalıyorsunuz, bu da olayın “online” olmasını tamamen gereksiz kılıyor. İstedikleri belgeler: her iki kimliğim, iki adet fotoğraf, doğum belgesi, ikamet ettiğim adrese dair belgeler ve öğrenci olduğumu kanıtlayan üniversite belgeleri.

İkinci sorun, konsolosluğun kendisi. Konsolosluk 5 katlı, farklı bölümlere ayrılmış bir binadan oluşuyor.

  • 1. kat giriş, genel danışma ve asansörlere erişim
  • 2. kat, ofisler, evrakların imza işlemleri için
  • 3. kat, kimlik/pasaport işlemleri ve ödeme gişeleri
  • 4. kat, nüfus, doğum, evlilik, boşanma ve vatandaşlık işlemleri
  • 5. kat, diyanet ve askerlik işlemleri

Bu listeye bakınca, muhtemelen askerlik tecil yaptıracak birisinin sadece 5. kata çıkması gerektiğini düşünüyorsunuz, değil mi? — keşke öyle olsa…

Çilenin başlangıcı

Konsolosluk binasında yarım gününü geçiren herkes genellikle büyük bir stres topu haline gelir. Tüm sistemin düzensiz olması ve içeride bulunan çalışan sayısının yetersiz olmasından kaynaklanan bir olay.

Yazıyla beraber geziye çıkıyoruz, hazır olun… Evet, kat bilgileri çok önemli. Randevu günü geldi, tarih 19 Nisan 2021 saat 11:20.

  • ⬆️ Şu an 1. kattayım

⏰[11:20] Güvenlik kontrolünden geçtim. Danışman işleminizi sorup size yönlendiriyor, ilk sürprizle burada karşılaşıyorsunuz. Kuruma geldiğinizde kimse size randevunuz olup olmadığını bile sormuyor.

  • ⬆️ Şu an 5. kattayım

⏰[11:25] Askerlik bürosuna çıktım. İki gişe çalışıyor, önümde gişede olanlar dahil 3 kişi var ve işlemler aşırı yavaş ilerliyor. Çalışanlara göre, bu sistemin yavaş olmasından kaynaklanıyor.

⏰[11:50] Sıra sonunda bana geldi. Kimliğiniz kontrol ediliyor. Üçüncü sürprizlede burada karşılaşıyorsunuz. İşlem için, çift vatandaş olduğunuzu mutlaka Türkiye’ye bildirmeniz gerekiyor.

  • ⬇️ Şu an 4. kattayım

⏰[12:10] Vatandaşlık bölümüne indim. Askerlik tecil için getirdiğim belgelerin neredeyse hepsini benden talep ettiler. Gişeden ayrılıp, belgelerin yeniden çektirmem gerekti. Bunları binada kullanıma açık makinelerden ücret karşılığıyla yapıyorsunuz.

⏰[12:25] Yeniden vatandaşlık gişesine geldim. Bir belgeyi bilgisayara işlemek için sizden 9€ (~89 TL) kadar bir harç talep ediliyor. Ödeyip, aynı yere tekrar dönmem gerekiyor.

  • ⬇️ Şu an 3. kattayım

⏰[12:40] Sırada harcı yatırmak gerek. Ödeme yöntemi, sadece nakit. Üzerinde tek kuruş nakit taşımayan birisi olarak, o gün şanslıydım. Resmi dairelerin kredi kartıyla ödeme alması alışılmış bir durum Fransa’da.

Bu sefer, ödeme onayı için makbuzu başkonsolos tarafından imzalatıp mühürletmek gerekiyormuş…

  • ⬇️ Şu an 2. kattayım

⏰[12:45] Ödemeyi yapıp aşağı indim. Burada da işlem uzun sürüyordu. İmza ve mühür ile bitmiyor, ödemenin yapılıp yapılmadığını kontrol edip, üstelik imzanın atıldığını da sistemlerinden onaylamaları gerekiyor.

  • ⬆️ Şu an 4. kattayım

⏰[12:55] Makbuzu vatandaşlık bölümüne teslim ettim. Birkaç belge imzalama merasiminden sonra, çifte vatandaşlığımın bildirdiğine dair belgeyi elde etmeyi başardım.

  • ⬆️ Şu an 5. kattayım

⏰[13:03] Olayın final şakası… Size aldığım cevabı net bir şekilde akatarayım: “Beyefendi, büro saat 1'de kapandı ve işlem yapmıyoruz, elinizde doğum belgesinin aslı varsa saat 2'de yeniden gelin veya yeniden randevu alın.”

Doğum belgesinin aslını vatandaşlık bölümü aldı…

“Neyse, en azından artık çift vatandaş olduğumu biliyorlar.”

Kendi sinirimi yatıştırmak için binadan çıktığımda söylediğim söz bu oldu. Ev ile konsolosluğun arasındaki mesafe uzak olduğu (~34 km) ve doğum belgesi eksik olduğu için, işi gelecek haftaya bıraktım. 👋

Sonuç?

Gelecek hafta gittiğimde, belgelerimi askerlik bürosuna tanıttım. Bu sefer, randevusuz gittim. Kimse randevu sormadı… Öğrenci olduğum için, askerliğim otomatik olarak 1 Ocak 2037'ye kadar ertelendi.

Kısacası, Türkiye’de bile uygulanan bu düzensiz sisteme çare gerekiyor. Vatandaşı en küçük işlem için bile sağa sola göndermek büyük saçmalık.

Konsolosluğa yakın bir zamanda işimin düşmemesi dileğiyle… 🙏

Ehliyet almak ve ben… Arada uzun bir ilişki var. Uzadıkça uzuyor, neredeyse iki senedir ehliyet almakla uğraşıyorum.

Ekim 2019'da başladım derslere. İlk önce teorik bilgilerle sınavdan geçtim, sonrasında sürüş derslerine başladım.

Teori bilgilerden kastım, genel trafik bilgileri ve kurallar. Öne çıkan temalar, sürücü ve yolcu güvenliği, yol ve diğer sürücülerle trafik ortamı, ilk yardım, araba mekaniği ve trafik levhaları.

Sınavın değeri 40 puan. Başarmak için en az 35 puana sahip olmak gerekiyor. Sınavı 2020'nin Ocak ayında 38 puan ile başarmıştım.

Şubat ayının başlarından itibaren, 20 saatlik bir sürüş dönemi başladı. Günlük 2 saatlik dersler şeklinde Mart ayının ortalarına kadar sürdüm. Sürdüm ama… Araya bir pandemi girdi, bilmem hiç duydunuz mu… 🤡

Sonrasında 6 aylık bir kapanma süreci, araya yaz girdi derken, her şeyi unuttuk… Tekrar 20 saatlik ders almam gerekti. Sonrasında Beş senelik Discord hikayemde de anlattığım gibi, ülke sürekli sokağa çıkma yasakları ve kısıtlamalarıyla mücadele etti, araya okul ve sınavlar girdi derken...

Sonunda sınava girmek için bekleme listesine alındım

Bu zamana kadar, sürüş kursunun yardımıyla ve polis karakolundan aldığım izinlerle, ehliyete sahip birisiyle trafiğe çıkmama izin verilmişti. Bu şekilde, bu zamanlara kadar sürmeye devam ederek, sınav tarihine kadar kendimi geliştirmeye devam ediyorum.

Mayıs sonu veya haziran ortası sınava gireceğim, tam tarih yaklaştığında belli olacak. Tek gerekli şey şans, bu yaz araba sürmek istiyorum… 😩

Fransız hükumeti bu hikayemi yayınlanmadan üç gün önce duyurdu. Olduğum ülke, Fransa, yavaş yavaş kapılarını açma yoluna gidiyor.

Sokak kısıtlamalarıyla bilinen Fransa, başbakanın yaptığı duyuruyla kalkacak gibi duruyor. Kafe ve restoranların açık alanlarının tekrar hizmete açılması, sinema ve müzelerin yeniden dönmesi düşünülüyor.

Yaz sezonunun gelmesiyle, kısacası mecburi normalleşmeye doğru gidiyoruz. En başta ekonomi olmak üzere, turizm düşünülüyor bu kararlarla. Artık yaz gelsin diye isyan eden çok.

Aşılama ile ilgili gelişmeler

Yapılan duyurularından bir diğerinde, aşılamanın 15 haziran 2021'den itibaren tüm 18 yaş üstü vatandaşlara açılacağı belirtildi.

Yapılan duyurularda, Fransız hükumeti bir “yeşil pasaport” oluşturmayı düşünürken, Avrupa birliği dışında bulunan ülkere aşı zorunluluğu getirilmesi bile tartışmaların arasında bulunuyor.

Benim aşı konusunda görüşüm, yaptırılması önemli bir şey olduğu. Herhangi bir kısıtlama veya birinin baskısı yüzünden değil hiçbir şekilde. Kendimi düşünmesem bile, diğerlerini korumak adına ve eskilere en hızlı şekilde dönme umuduyla aşılması gereken önemli bir etap olduğundan aynı yanayım. Bu sebeple, ben de aşı olacağım.

Belki aşılar ciddi yan etki gösterecek, ileride farklı hastalıklara yol açacak, hatta hükumetin bir komplosu olduğunu iddia edenler ve ortaya ciddi olarak tanımlanan teoriler bile sunuluyor. Bu teori konularına inanmayıp, önem göstermesemde, diğerleri için bir şey diyem. Bunu zaman gösterecek.

Bu yaz, Türkiye’ye gideceğim. Biletlerim dahi hazır, 1 Temmuz 2021'de önce kısa süreliğine İzmir’e, sonra Antalya’ya uçuyorum. Artık değişiklik gerekli, ben ve tüm ailem için. Bu saatten sonra tek dileğim, her şeyin yolunda gitmesi…

Geçtiğimiz haftalarda, kişisel sitemi yayınladım. Herkes eri.gg adresinden dilediği gibi erişebiliyor. Fazla açık kaynaklı projelere ayak basmış birisi değilim, ama bu sefer herkesle GitHub’da paylaşmak istedim.

Eğer beğendiyseniz, GitHub’da bir yıldız bırakarak ve Medium’da bu yazıya en değerli alkışlarınızı bırakarak bana destek olabilirsiniz.

En son anlattığım beş yıllık ve son Discord hikayeme her zamanki gibi gösterilen ilgi beni çok mutlu etti.

Discord’da geçirdiğim 5. yılımı anlattığım son hikaye oldu. İçerisinde başlıca Discord’un son zamanlarda ben de yarattığı kötü etkilerden söz ettim.

Platformu bunca sene sonra kullanmaya devam etmem konusu belirsiz. Çok yakın bir gelecekte bile olmasa, platformdan ayrılma planlarım mevcut. Bazen dönüp hikayeyi geriye okuyup, kendimi saatlerce yeniden düşünürken buluyorum….

Çoğunlukla okuyan kişilerin ilgisini çeken yer yine son bölüm oldu. Bazıları hikayede olan birkaç detayla dedektiflik bile oynamaya çalıştı…

Duygusal bir kişiliğe sahip olduğum için, o tür bölümlere ayırdığım zamanı, eklemek istediğim detayları düşünürken aklımda kaç tur attığımı anlatamam bile. Bende ki yarattığı duygularıda…

Kendimden bir parça olan o yıkılan ağaca dönüp bakamam, ne de yenisini dikebilirim. Orada yepyeni bir ağaç büyüyemez, ne de başkası onun yerini tutabilir. Yıkılmış da olsa, o ağacın yanından geçerim bazen. Gözyaşımı döker, yoluma devam ederim. Orada kalamam, kalmak bana hiçbir şey kazandırmadı ve kazandırmayacak.

Ama fark ettim, bu yazıları yazdıktan sonra ben bir şey kazandım. Ne mi? Cevap. Hatta cevaplar. En büyük dileğim sorularıma yanıt bulmaktı şu son 2.5 senedir. Ve başardım. Artık “neden”, “nasıl”, “niye” bunları biliyorum.

Kendime not. Sen, sen ol, güvenini kaybetme. Sen, sen ol, gözün gibi bakacağın o ağacı tanı, hisset, meyvelerini özenle toplayıp kokla. Tanı ki, senelerce büyüttüğün o ağaç sizi sonunda yanıltmasın. Tanı ki, seninle dalına bağladığı salıncakta, elinde tutuyormuş gibi oynamasın. En önemlisi, seni sen olduğun için garip bulmaya kalkmasın.

Sen, sen ol…
Bir ağaçtan vazgeçmek için bir orman yakmayı göze al.

--

--